Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde 20 yıldır hizmet veren ve 2016 yılında yenilenerek Türk Beyin Damar Hastalıkları Derneği tarafından akredite edilen İnme Ünitesi, özellikli tedavilerde Türkiye’nin gözde merkezi oldu.
Nöroloji Anabilim Dalı bünyesinde güçlü akademik kadro önderliğinde yüksek kalitede hizmet veren DEÜ Hastanesi İnme Ünitesi, tersiyer merkez olarak (bu olanaklara sahip olmayan çevre merkezlerden hasta kabul edilen) gerekli bütün tıbbi tedavi, girişim ya da ameliyat gibi uygulamaların gerçekleştirildiği bir ünite olarak tüm ülkeye örnek oldu. Türk Nöroloji Derneği, DEÜ Hastanesi İnme Ünitesi’ni, bu yıl ‘Özellikli tedavilerin öğrenileceği eğitim merkezleri arasında’ göstererek bu alanda görev yapan nöroloji uzmanlarına eğitim bursları da sağladı. Uzun yıllara dayanan bilgi ve deneyimleri ile sağlık sektörüne hem tedavi hem de eğitimde büyük katkı sunan Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kürşad Kutluk ve ekibi, başarılı çalışmaları ile Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nin ulusal ve uluslararası platformdaki gücüne güç kattı.
Prof. Dr. Kürşad Kutluk, inme ünitelerinin, sadece inme hastalarının kabul edildiği, genel nöroloji servisi ile yoğun bakım arasında bir yapılanma gösteren, ayrı doktoru ve hemşiresi olan, hastaların yaşamsal fonksiyonlarının yakın takip edildiği özel birimler ollduğunu belirtti. İnme hastalarının bakımında deneyimli bir etkibin çalıştığını ifade eden Prof. Dr. Kutluk, dünya genelinde ikinci ölüm nedeni olan inme hastalığı, tedavisi ve korunma yollarına ilişkin şu bilgileri verdi:
“İnme, damar tıkanması ya da yırtılmasına bağlı olarak beyinde oluşan hasar ve bunun meydana getirdiği ani gelişen tablodur. Hastalarda felç ya da konuşma bozukluğu gibi nörolojik belirtiler görülür. Dünya genelinde ikinci ölüm nedeni, eriş-kin çağda birinci engellilik nedenidir. Türkiye’de inme, toplam ölümler içinde %15 sıklığıyla ikinci sıradadır. İnme hastalarında ilk birkaç saat çok önemlidir. Bu süre içinde, damar içine uygulanan pıhtı çözücü tedavilerle hastaların sağ kalma ve bağımsız yaşama şansları yükselmektedir. Bunun dışında kateterle pıhtı çekme yöntemi de son yılların önemli gelişmeleri arasındadır. Hastaları inmeden korumak ise en önemli konudur ve toplum bilincinin risk faktörleri konusunda arttırılması gerekmektedir. İnme için en önemli risk faktörleri; başta hipertansiyon olmak üzere, diyabet, sigara içmek, hareketsiz yaşam, obezite ve kan yağlarındaki dengesizliktir. Bunların kontrolü, inmeden korunmak için esastır.
Ülkemizde inme tedavisini yüksek kalitede veren kapsamlı inme merkezleri olmakla birlikte yeterli sayıda değil ve düzenli, denetimli bir planlama içinde geliştiği söylenemez. Konuyla ilgili yetkililerle inme tedavisi yapan hekimler arasında işbirliğinin sağlanması, yapılandırılmış sevk sistemleri kurularak hastane öncesi hizmetlerin çabuklaştırılması ve iyileştirilmesi, hastane içi organizasyonların planlanması, sürekli eğitim programlarının düzenlenmesi ve yazılı protokollerin oluşturulması gerekir. Biz, 1997 yılında açılan ve 2016 yılında yenilenen kapsamlı inme merkezimizde tedavilerin yanı sıra nöroloji uzmanlarına eğitim veriyoruz. Burada amaç, merkezimizde yapılan uygulamaların planlı ve programlı biçimde altyapıları uygun olan diğer merkezlerde de yapılmasını sağlamak.”