Yeşilay haftası dolayısıyla açıklama yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç, tütün kullanımının bir hastalık olduğunu ve hekim eşliğinde tedavi edilmesi gerektiğini belirterek; “Halk arasında sigarayı bırakmanın irade ile ilgili olduğuna dair yanlış bir bilgi var, nikotin bağımlılığı irade ile kontrol edilebilen bir şey değil. Nasıl ki tansiyonu yüksek bir kişi iradesi ile 22 olan tansiyonunu 12’ye düşüremez ya da şeker hastası olan bir kişi 400 olan şekerini 90’a düşüremez; nikotin bağımlıları da, sigarayı bırakırken ortaya çıkan bir takım vücut tepkileri var, bu tepkileri irade ile kontrol etmek her zaman mümkün değil” dedi. Sigarayı bırakmak isteyenlere yönelik tavsiyeler veren Oğuz Kılınç, bu amaçla pazarlanan bilimsel olmayan yöntemler konusunda da önemli uyarılarda bulundu.
“İnternet ya da televizyon kanallarında sigarayı bıraktırdığı söylenen bir takım bitkiler ve akupunktur, hipnoz, biorezonans, moraterapi gibi ticari yöntemlerin bilimselliği yoktur. Tedavide uygun sonucu elde edebilmek için vatandaşların devletin kurumlarına, üniversitelerine, Alo 171 hattına kayıtlı sigara bıraktırma polikliniklerine başvurmaları daha doğru olacaktır” dedi.
Dokuz Eylül Üniversitesi hastanesinde Göğüs hastalıkları ve Aile Hekimliği Anabilim Dalları’nda sigara bırakma tedavilerinin uygulandığını belirten Kılınç; “İki polikliniğimizde de sağlık bakanlığı tarafından ruhsatlanmış, akredite edilmiş ve bilimselliği kanıtlanmış yöntemleri uyguluyoruz. Başvuran hastalarımıza önce bir bilgilendirme toplantısı yapıyoruz, ayda bir yapılan bu bilgilendirme toplantısından sonra kişilerin özelliklerine göre tedaviler planlıyoruz. Çünkü her sigara içen birbirinden ayrı, terzi işi bir tedavi planlıyoruz. Bu tedaviler başladıktan sonra da hastalarımızı takibe alıyoruz, ilk bir ay içinde iki kez olmak kaydıyla işler yolunda gidiyorsa ayda bir kez görerek 1 yıla kadar hastalarımızı takip ediyoruz, bu konuda destek oluyoruz” dedi.
Yardım almadan bırakmayı deneyenler çok ciddi zorluklar çekiyor
Mutlaka bir hekimden yardım alınması gerektiğini vurgulayan Kılınç, sözlerine şöyle devam etti: “Kendi kendine sigarayı bırakmayı denemek, anestezisiz diş çektirmek gibidir. Çok acı çekersiniz. Kendi kendine bırakmaya çalışanlar çok ciddi zorluklarla karşılaşabiliyorlar, bu da bu işi denemekten onları alıkoyuyor. “Ben denedim çok kilo aldım -Denedim çok gergin oldum -Sosyal ilişkilerim bozuldu-Ağzımda yaralar çıktı-Kabız oldum” gibi bir takım sıkıntılar nedeniyle bırakmayı denemekten vazgeçiyorlar. Hâlbuki bunları yaşamalarına gerek yok. Bunlar eğitimli hekimler tarafından, uygun tedavi ile ciddi yan etki yaşamadan kontrol edebildiğimiz süreçler. Biz sigaradan kurtulma sürecini kolaylaştırabiliyoruz. Bireysel çaba ile sigara bağımlılığından kurtulma oranları %3- %5 iken, bizim yöntemlerimizle sigaradan kurtulma oranları %50-60’a çıkıyor. Çok ciddi bir fark var.”
Günde 1 tane bile ölümcül
Kılınç; “Sigara içen kişiler hasta olmadan bundan kurtulmaları gerekiyor. Çünkü içmeye başladıkları andan itibaren hücresel düzeyde zararlanma başlıyor. Şöyle bir örnek vereyim. Düzenli olarak günde 1 sigara içen tek bir sigara içen insanda erkek cinsiyette kalp akciğer yaşı ana yaşının 28 yıl önüne geçiyor. Kadın cinsiyette ise bu 23 yıl. Yani bu ne demek? 30 yaşında sigara içen bir insansa herhangi bir şikâyet hissetmese de herhangi bir hastalık teşhisi konmasa da, bu insan yaşamından erkekse 28, kadınsa da 23 yıl kaybetmiş olduğundan, kalp akciğer yaşı erkekse 58 kadınsa 53 oluyor. İyi haber; sigaradan kurtulduktan 20 dk sonra kaybedilen yıllar geri kazanılmaya başlanıyor. Sigaradan kurtulmak istemeden önce bu kişiler bunu keyif davranışı, stresini yönetebilmek için bir araç, kilo alımını kontrol ettikleri bir tedavi gibi de algılayabiliyorlar. Hâlbuki, yaptıkları davranış çok ciddi bir risk faktörü. Sigara içen kişilerin sağlık risklerinin, içmeyen kişilere göre çok daha fazla olduğunu biliyoruz. Mesela kalp krizi geçirme riski 10 kat daha fazla kanser riski 30 kat daha fazla, KOAH dediğimiz nefes darlığı ile giden hastalığın riski 15 kat daha fazla. Ama sigaradan kurtulduktan 20 dakika sonra bu riskler azalmaya başlıyor. Dolayısıyla yaptıkları davranışın keyif değil risk davranışı olduğunu bilip ona uygun şekilde davranırlarsa hekimin yardımıyla da tedavi ve diğer önerileriyle de bu risk maddesinden arınıp sağlıklı bir yaşama merhaba diyebilirler. Hastalık oluşmadan bunu terk ederlerse bundan kurtulurlarsa bizlerin yardımıyla bu kaybedilmiş olan yılların tümü 20 dakikadan itibaren geri kazanılmaya başlıyor. “İçiyorum ama zarar vermeyecek şekilde içiyorum-Dudak tiryakisiyim-İçime çekmiyorum-Dedem 80 yaşına kadar içti bir şey olmadı- benim tek kötü alışkanlığım bu-spor yaparak sağlıklı beslenerek bunun zararlarını ortadan kaldırıyorum” gibi bazı inanışlar var. Bu inanışların doğru olmadığını biliyoruz. Sigaranın zararlarından korunmak için tek bir yol var; sigarayı terk etmek, ondan kurtulmak, vücuda zehri almamak. Vücuda zehri aldıktan sonra bu zehrin etki etmesini engelleyecek hiçbir yöntem söz konusu değil. Onun için içenlere ben hastalıklarının farkına varmalarını ve tedavisi mümkün olan bu hastalık durumunu tedavi ettirmek için bizim polikliniklerimize ya da alo 171 de kayıtlı olan polikliniklere başvurmalarını öneriyorum” şeklinde konuştu.