Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi, çağı-mızın zorlu hastalığı kanser tedavisinde 26 yıldır hizmet veren “Tümör Konseyleri” ile Türkiye öncüsü oldu. Birden fazla uzmanlık alanını ilgilendiren hastalıkların tedavisinde birden fazla disiplinin ortak de-ğerlendirme ile ortak karar alarak tanı ve tedavi süreçlerini yönlendirdiği (multidisipliner) yaklaşımlarla kansere savaş açan DEÜ Hastanesi, 10 ayrı konseyle yönettiği tedavi süreçlerinde yüksek başarı oranları ile fark yarattı. Onkoloji alanında pek çok ilki gerçekleştiren kurum; sürekli güncellenen modern cihaz parkı, hekim kalitesi, bilgi, deneyim ve üstün nitelikleri ile Sağlık Bakanlığı tarafından “Kapsamlı Onkoloji Merkezi” olarak tanımlandı. Kansere meydan okuyan DEÜ Hastanesi’ni dünya standartlarında başarıya taşıyan en önemli unsur da alanlarında Türkiye çapında en iyi akademisyenlerin yer aldığı Tümör Konseyleri oldu. Her biri en az 10 akademisyenden oluşan Tümör Konseyleri, kanserle mücadelede DEÜ Hastanesi’ni zirveye taşıdı.
En fazla konsey DEÜ Hastanesi’nde
Halen ülke genelinde en fazla konsey ile çalışan üniversite hastanesi olan Tümör Konseyleri hakkında şu bilgiler verildi: 1992 yılında Meme Tümörleri Grubu, Baş-Boyun Tümörleri Grubu, Kolorektal Tümörler Grubu, Akciğer Tümörleri Grubu, Pediatrik Tümör Grubu, Jinekolojik Onkoloji Grubu adı altında altı tümör grubu kurularak başlatıldı. 26 yıl öncesinde multidisipliner çalışmalara önderlik eden kurum, takip eden yıllarda liderliği sürdürdü. Ürolojik Tümör Grubu (Prostat, Mesane Kanserleri), Kemik-Yumuşak Doku Tümörleri Grubu, Santral Sinir Sistemi Tümörleri Grubu, Üst-GİS Tümör Grubu-1 (Karaciğer-Safra Kesesi, Pankreas Tümörleri), Üst-GİS Tümör Grubu-2 (Özefagus, Mide Tümörleri), Endokrin Tümörler Grubu kuruldu ve gruplar konseylerde aktif çalışmaya başladı. DEÜ Hastanesi’nde aktif çalışan 10 ayrı tümör konseyinde hastalar yüksek başarı oranları ile tedavi edilirken, dünya literatürüne uygun, uzun ve kaliteli yaşam şansına kavuştu.”
Hızlı ve doğru karar çok önemli
Hastaneye başvurudan itibaren başlayan süreçte, kanser tanısı almış tüm hastalar,
tanı aldıkları tarihten itibaren bu konseylere
sunuluyor. Tanı ve tedavi süreçleri bir hekimin
kararına bırakılmadan konseye katılan en az
10 öğretim üyesinin katılımı ile belirleniyor. Her
konseye, ilgili alanda özelleşmiş, genel cerrahi uzmanı (meme, tiroid, kolorektal, karaciğerpankreas, özefagus –mide), kadın hastalıkları
ve doğum uzmanı (jinekolojik onkolojik cerrah),
üroloji uzmanı, gastroenteroloji uzmanı, kulak
burun boğaz uzmanı, ortopedi uzmanı, beyin
cerrahisi uzmanı, göğüs hastalıkları uzmanı, pediatrik onkoloji uzmanı, radyoloji ve patoloji uzmanı, radyasyon onkolojisi ve medikal onkoloji
uzmanı, nükleer tıp uzmanı, tıbbi genetik uzmanı
öğretim üyeleri (profesör, doçent, yardımcı doçent) ve uzmanlık öğrencileri katılıyor. Her hasta
kurumumuza başvurusu sonrası bu konseylerde tanı süreçlerinden başlayarak ayrıntılı olarak
tartışılıyor ve uygulanacak tedaviler konusunda
ortak karar alınıyor. Bu şekilde hasta için en doğ-ru tedavi kararı alınarak en hızlı biçimde tedaviler başlatılıyor. Hastaya evreleme amaçlı olarak
yapılacak tetkiklere bile ortak karar verilerek gereksiz, yararsız tetkiklerin yapılması engelleniyor. Kanserde tedavi kararının doğru ve hızlı bir
şekilde alınması ve en hızlı şekilde uygulanması
önem taşıyor. İlk tedavi planının yanlış, eksik ve
gecikmeli olması ise tedavi sonuçlarını çok kötü
etkiliyor.”
Tedavi sürecinde neler var?
“Hastaya ameliyat gerekip gerekmedi-ği, ameliyat yapılacak ise yapılacak ameliyatın türü konseylerde belirleniyor. Hastalar ameliyat sonrasında; ameliyat bulguları, patolojik tanı, evreleme amaçlı yapılan görüntüleme bulguları ile tekrar tartışılıyor. Her hasta için hastalıkla ilgili tüm faktörler belirlendikten sonra uygulanması gereken ek tedavi kararı ortak olarak veriliyor, uygulanacak radyoterapi ve/veya kemoterapinin gerekçeleri konsey üyelerine açıklanıyor. Daha sonra kemoterapi ve/veya radyoterapi uygulanacak olan hastalar hızlı bir şekilde ilgili kliniklere yönlendiriliyor. Konsey kararları hastalara ilgili klinikte çalışan uzmanlar tarafından ayrıntılı olarak açıklanıyor ve kararlar hasta ile de tartışılıyor.”
Modern cihazlarla yüksek başarı
“Son derece modern cihaz parkı sayesinde radyoloji kliniğimizde mamografik tomosentez ile meme kanserinde daha hassas ve daha doğ-ru tanı konabiliyor. Erkeklerde kansere bağlı ölüm nedenleri arasında ikinci sırada olan prostat kanseri tanısında multiparametrik MR ile prostat bezi içindeki tümör odağı yüksek doğruluk ile belirlenebiliyor. Nükleer Tıp Anabilim Dalı’nda yapılan PSMA PET tetkiki ile tüm metastatik odaklar saptanabilirken, Luthesium PSMA ile bu metastatik odaklar hedeflenerek ortadan kaldırılabiliyor. Girişimsel Radyoloji ünitesinde, ulaşılması zor bölgelere yerleşen tümörlerde yüksek başarı ile biyopsi yapılı-yor. Radyasyon Onkolojisi Kliniğimizde en son teknoloji ürünü olan cihazlar ve alanında deneyimli hekimlerle klasik yoğunluk ayarlı radyoterapi, volümetrik ark tedavileri, sterotaktik radyocerrahi, sterotaktik beden radyoterapileri yüksek doğrulukla uygulanıyor ve uygun hastalarda cerrahi uygulanamayacak bölgelerdeki tümörler radyasyon tedavisi ile başarılı bir şekilde tedavi ediliyor. Alanında son derece deneyimli cerrahi kadro ile en zor operasyonlar, laparoskopik kanser cerrahileri yüksek başarı ile uygulanıyor. Bütün bu deneyimli kadronun bir arada toplandığı konseylerde 26 yıllık tecrübe ile uluslararası standartlarda en iyi tedavi olanakları sunuluyor.”