DOĞUMA HAZIRLIK SINIFI
Sezaryen ameliyatı (C/S), ilerlemeyen doğum eylemi ve diğer acil obstetrik durumlarda anne ve fetüsün hayatını kurtaran bir operasyon olmakla birlikte (Molina, 2015; Betran ve ar., 2016), Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri (UN, 2014) ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (UN, 2015) içinde anne ve bebek ölümlerini azaltmak için önemli bir strateji olarak ifade edilmektedir (Molina ve ark. 2015). Endikasyonsuz uygulandığında, gelecek gebeliklerde ani gelişebilecek maternal ve perinatal risklerle ilişkili olan, gelecekteki gebelikleri komplike eden ve uzun dönem etkileri halen araştırılan majör bir cerrahi girişim olan C/S (Molina, 2015; Gregory ve ark., 2012; Marshall ve ark., 2011) aynı zamanda abdominal cerrahiler içinde de en sık yapılan ameliyattır (Torloni ve ark., 2013).
Dünya Sağlık Örgütü, 1985 yılındaki açıklamasında sezaryen ameliyatları için ideal oranın %10 ila % 15’i aşmaması gerektiğini önermiştir (WHO, 1985). Ancak C/S ameliyatlarının oranları, maternal ve perinatal yararını destekleyen kanıtlar olmamasına rağmen, özelliklede orta ve yüksek gelirli ülkeler olmak üzere tüm dünyada hızla artmaktadır (OECD, 2015; Declercq ve ark. 2011; Ye ve ark., 2014; Lumbiganon ve ark., 2010; Souza ve ark., 2010). Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) 2015 raporuna göre Dünya’da sezaryen oranı ortalaması %27.2 iken, Türkiye’de %50.4’tür. Sonuç olarak OECD 2015 verilerine göre Türkiye en fazla sezaryen operasyonunun uygulandığı ülkedir. Türkiye’yi sırası ile %45.2 ile Meksika ve %44.7 ile Şili takip etmektedir. C/S ve vajinal doğumlar, ciddi maternal morbidite açısından (histerektomi ya da transfüzyon gerektiren hemoraji, uterin rüptür, anestezi komplikasyonları, şok, kardiyak arrest, akut böbrek yetmezliği, venöz tromboemboli, majör enfeksiyon, yara yeri enfeksiyonu vd.) karşılaştırıldığında, tüm komplikasyonların C/S’da %2.7 ila %0.9 kat arttığı bilinmektedir (ACOG, 2015).
Maternal özellikler ve mesleki uygulamalardaki farklılıklar, malpraktise bağlı baskılar ile ekonomik, örgütsel, sosyal ve kültürel faktörler C/S oranlarının artışı ile yakından ilişkili görülmektedir. Görüldüğü gibi C/S oranlarının artışına neden olan faktörler çok yönlüdür ve bu nedenlerle ilgili araştırma sonuçları yetersizdir (Mi ve Liu, 2014; Lin, 2004). Yapılan çalışmalar; doğum ağrısından korkma (Torloni, 2013), vajinal doğumdan sonra cinsel yaşamın olumsuz etkileneceğini düşünme, C/S’nin bebek açısından daha güvenli olduğuna inanma (Torloni, 2013), doğum zamanını planlayabilme (Torloni, 2013), anne ve sağlık profesyonelleri için kolay olarak algılanması ve hekimlerin tıbbi nedenlere bağlı dava edilme korkusunun C/S oranlarını olumsuz yönde etkilediğini göstermektedir (Zwecker ve ark., 2011; Hellerstein ve ark., 2015; Torloni ve ark., 2011). Tüm bu nedenler dışında kadınların sezaryen ameliyatı kararını almalarındaki en önemli kişi ise kadın doğum hekimlerinin olduğu belirtilmektedir (Torloni ve ark., 2013). Kadın doğum hekimlerini ise kadınların arkadaşları ve akrabaları izlemektedir (Torloni ve ark., 2013).
Dünya çapındaki C/S oranlarını yönlendiren en temel faktör ise kadınların kendi isteği ile sezaryen operasyonu tercih etmesidir (Cohain, 2009; Wilkinson ve ark., 1998). İtalya’da bir üniversite hastanesinde beş yıllık sürede yapılan tüm C/S ameliyatlarının sadece %6.4’ünün anne tercihine bağlı olduğu belirlenmişken, bu oranın son yıllarda %9’a yükseldiği belirtilmektedir (Tranquilli ve Giannubilo, 2004). Bu bilgilerin aksine, kadınların büyük bir çoğunluğunun vajinal doğum yapmayı tercih ettiklerini gösteren araştırma sonuçlarına da ulaşılmaktadır (Torloni, 2013; Karlstrom, 2011). İleri yaştaki, eğitimli, multipar ve önceki doğumu C/S olmayan kadınlar vajinal doğumu daha fazla tercih etmektedir (Torloni ve ark., 2013).
Kadınların kendi isteği ile sezaryen ameliyatını tercih etmelerinin en önemli sebebi doğum korkusudur. Yapılan araştırmalar; doğum korkusu yaşayan kadınların %6-10’unun (Storkesen, Eberhard-Gran, Garthus-Niegel ve Eskild, 2012; Sydsjö, Sydsjö, Gunnervik ve Bladh, 2012), ülkemizde yapılan son araştırmaya göre ise %47.4’ünün herhangi bir tıbbi gerekçe olmaksızın, sadece doğum korkusundan dolayı sezaryen ameliyatı olduğunu belirtmektedir (Ergöl ve Kürtüncü, 2014). Tıbbi endikasyon olmaksızın sadece doğum korkusu ve doğumda ne yapacağını bilememe gibi nedenlerle vajinal doğumdan kaçınan kadınların eğitilmesi için doğuma hazırlık sınıfları etkili olabilir.
Doğuma hazırlık sınıfları (DHS), yan etkisi olmayan, ülke ekonomisine yararlı ve son derece etkili bir uygulamadır. Gebelerin bilgilendirilmesi ve eğitilmesi 1913’lü yıllara dayanmaktadır (Okumuş ve ark., 2001). Bu sınıfların amaçları, gebelik, doğum ve postpartum döneme ilişkin bilgi sağlamak, prenatal bakımı geliştirmek, doğum ağrısı ile başetmeyi kolaylaştırmak, kadının kendini güçlü hissetmesini sağlamak ve anksiyeteyi azaltmaktır (Serçekuş ve Yenal, 2015). Yapılan araştırmalar DHS’lerin; vaginal doğum, doğumdan memnuniyet (İsbir, Serçekuş ve Çoker, 2015), doğum hakkındaki bilgi (Halgren ve ark., 1995), doğuma uyum (Serçekuş ve Mete, 2010; Coşar ve Demirci, 2012) arttırdığı, doğum müdahalelerini, epizyotomiyi ve doğumu suni olarak başlatmayı (İsbir, Serçekuş ve Çoker, 2015), doğum korkusunu (Mete ve ark., 2013; Serçekuş ve Başkale, 2014) azalttığı saptanmıştır. Ancak DHS eğitimlerinin doğum deneyimi üzerine etkisinin olmadığını (Fabian ve ark., 2005), gebelerin öğrendikleri başetme yöntemlerini doğumda uygulamada zorluk yaşadığını gösteren çalışmalara da rastlanmaktadır (Spiby ve ark., 1999).
Sonuç olarak farklı uygulamalar ile kadınların C/S yerine vajinal doğumu tercih etmeleri sağlanabilir. Dünya’da C/S oranlarını azaltmak için uygulanan stratejiler incelendiğinde, gereksiz sezaryen ameliyatlarını önlemek için güvenli ve başarılı yaklaşımlar geliştirmenin ve bunları sürekli şekilde uygulamanın önemli olduğu düşünülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı da vajinal doğumu teşvik etmek için; Sağlık Bakanlığı ve Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’nin birlikte 2011 yılında Türkiye’de yüksek sezaryen oranlarını düşürmek için ortak eylem planı hazırlamaya başlamıştır. Ayrıca klinik hizmet düzeyinde stratejiler, idari düzenlemeler ve halka yönelik stratejiler belirlenmiştir. Klinik hizmet düzeyinde stratejiler; hekimler, ebeler ve diğer sağlık personelinde, gebeliğin başlangıcından itibaren vajinal doğumun özendirilmesine yönelik tutum ve davranış geliştirilmesi, sezaryen oranlarının analizinde Robson’s Kriterlerinin kullanılması, hastanelerdeki travay izlem ve doğum ünitelerinde gebenin özerkliğine ve mahremiyetine özen gösterilen tutum ve davranışların geliştirilmesi, partogram kullanımı, obstetrik analjezi ve anestezinin yaygınlaştırılması ve tıbbi gerekliliği olmayan sezaryenlerden kaçınma konusunda tutum ve davranış geliştirilmesidir. İdari düzenlemelere yönelik stratejiler; tıbbi endikasyon dışı sezaryenlerin azaltılması konusunda, kamu-üniversite-özel sektör ve uzmanlık dernekleri ile işbirliği ve ortak yaklaşım sürdürülmesi, doğum ve sezaryen ücretleri ile performans kriterleri yeniden düzenlenmesi ve sezaryen oranlarının yüksekliğinin nedenleri ve azaltılmasına yönelik araştırmaların desteklenmesi yer almaktadır. Halka yönelik stratejiler ise; doğum öncesi bakım hizmetleri sunulurken, gebelerin hastanede ve vajinal doğum yapmalarının teşvik edilmesi ve sezaryen yönünden özel aktivitelerin düzenlenmesi olarak belirlenmiştir.
Sağlık Bakanlığı tarafından;
• 2014/28 sayılı ‘’Gebe Bilgilendirme Sınıfı Genelgesi’’ yayınlanmış ve
• ‘’Ulusal Anne Dostu Hastane Kriterleri’nin belirlenmiştir.
‘’Ulusal Anne Dostu Hastane Kriterlerinin amaçları:
- Anne sağlığı hizmetlerinin niteliğini ve niceliğini artırarak anne adaylarının güvenli, kaliteli doğum hizmetine ulaşmalarını sağlamak, mahremiyete dayalı tek kişilik “Doğum Üniteleri”ni oluşturmak,
- Vajinal doğumu özendirmek,
- Müdahale oranlarını azaltmak,
- Uygun bir refakatçi ile gebelerin kendilerini rahat ev ortamında hissederek, hareket özgürlüğüne kavuşmalarıdır.
Sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’nın çalışmaları incelendiğinde vajinal doğumu teşvik eden uygulamaların desteklendiği ve bu amaca hizmet edecek doğuma hazırlık eğitimi (gebe okulu), doğum eyleminde görev alan sağlık personellerinin eğitilmesi ve anne dostu hastane sayılarının arttırılmasını içeren eylem planlarının önem kazanacağı anlaşılmaktadır.
Vajinal doğumu teşvik etmek için yapılması planlanan doğuma hazırlık eğitiminin (gebe okulu) hizmete girmesi, doğum hizmeti sunan sağlık profesyonellerinin eğitilmesi ve kurum politikalarını Türkiye’nin sağlık politikalarına paralel olacak şekilde düzenlemek bu araştırmanın özgün yönüdür. Çünkü bu araştırmanın uygulanması planlanan kurumda mevcut bir doğuma hazırlık sınıfı eğitimi (gebe okulu) hizmeti verilmemektedir. Bununla birlikte doğum hizmeti sunan personeller tıbbi odaklı hizmet sunmaktadır. Bunun nedeninin kadınların vajinal doğumdan uzaklaşmalarına neden olan faktörleri ele almalarını sağlayacak ve uygun girişimleri planlamalarına destek olacak yapılandırılmış bir eğitim almamalarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu araştırma ile sağlık personellerinin gebe merkezli bakım sunmalarına katkı verilmesi planlanmaktadır. Bununla birlikte ülkemizde Anne Dostu Hastane ünvanına sahip olabilecek ilk üçüncü basamak sağlık merkezinin oluşturulması ise projenin özgünlüğüne katkı veren bir diğer faktördür. Tüm bu girişimlerle vajinal doğuma teşvik edici faktörler artacak ve sezaryene bağlı olası komplikasyonlar önlenebilecek, hastanede kalış süresi kısalabilecek, maliyet düşürülerek ülke ekonomisine zarar veren gereksiz cerrahi uygulama oranı azaltılarak sağlıklı bir toplum oluşmasına katkı verilecektir.
Kursun Amacı:
Vajinal doğumu teşvik etmek için multidisipliner yaklaşımı içeren eylem planının geliştirilmesidir.
Kurs Katılımcıları
Gönüllülük esasına dayalı olup, Türkçe konuşabilen, gebeliğin 2-3. trimestırında olan gebeler alınacaktır.
Kursa Türkçe konuşamayan, gebeliğinin ilk trimesterinde olan, kesin sezaryen endikasyonu ve tanı konulmuş mevcut bir psikiyatrik rahatsızlığı olan gebeler araştırmaya dahil edilmeyecektir.
KURSUN DEĞERLENDİRİLMESİ
Doğuma hazırlık eğitimlerine (gebe okulu) katılan gebelerden tanımlayıcı bilgi formunu cevaplamaları istenecektir (EK-II). Bu form literatür doğrultusunda araştırmacılar tarafından hazırlanmıştır.
Form; eğitim öncesi altısı açık uçlu toplam 14 sorudan ve eğitim sonrası beşi açık uçlu olmak üzere toplam 7 sorudan oluşmaktadır. Bu formda sorulan tanımlayıcı bilgiler; gebenin eğitim durumu, yaşı, mesleği, gebelik öyküsü, doğum şekli tercihi, doğuma hazırlık eğitimine (gebe okulu) katılma amacı ve bu okuldan beklentileri, gebelik öyküsü, doğum türleri hakkındaki görüşleri ve kendi doğumundan beklentileridir. Eğitim sonrasında forma ek olarak eğitim öncesi ve sonrasında nelerin değiştiğini sorgulayan bir soru daha kullanılmaktadır (EK-I).
Sonraki veri toplama sürecinin değerlendirilmesinde kullanılacak ölçekler şu şekildedir:
I. Doğuma hazırlık eğitiminin (gebe okulu) değerlendirilmesi
a. Doğum Tutum Ölçeği:
b. Prenatal Kendini Değerlendirme Ölçeği:
II. Doğum eyleminin değerlendirilmesi
a. Doğumhane İzlem Çizelgesi
b. Doğum Konfor Ölçeği
III. Erken postpartum dönemin değerlendirilmesi.
a. Postpartum Kendini Değerlendirme Ölçeği’nin Doğum Deneyiminden Memnuniyet Alt Ölçeği
I. DOĞUMA HAZIRLIK EĞİTİMİNİN (GEBE OKULU) DEĞERLENDİRİLMESİ:
Doğuma hazırlık eğitiminin (gebe okulu) etkinliğini değerlendirmek amacıyla gebelere eğitim öncesi ve sonrasında “Doğum Tutum Ölçeği” ve “Prenatal Kendini Değerlendirme Ölçeği” uygulanacaktır.
a. Doğum Tutum Ölçeği (EK III)
Lowe (2000) tarafından doğum korkusunu ölçmek için geliştirilen ve iç tutarlılık güvenilirliği 0,83 olarak saptanmış bir ölçektir. Bu ölçek 4’lü likert türde cevaplanan, yüksek puanlamaların yüksek kaygıyı gösterdiği 16 maddeden oluşan bir ölçektir. Ölçek puanları 16 maddenin ortalaması alınarak hesaplanmaktadır. Dönmez ve arkadaşları tarafından 2014 yılında geçerlik güvenirliği yapılan ölçeğin Cronbach Alfa değeri 0,82 olarak bulunmuştur. Doğum Tutum Ölçeği, primipar, yüksek riskli gebeliği olmayan ve 28- 40. haftalar arasındaki gebeler için Türk toplumunda geçerli ve güvenilirdir (Dönmez ve ark. 2014).
b. Prenatal Kendini Değerlendirme Ölçeği (EK IV)
Lederman tarafından 1979 yılında doğum öncesi dönemdeki kadınların anneliğe uyumunu değerlendirmek amacıyla geliştirilen ölçek, toplam 79 maddeli, 4’lü likert tipi bir ölçektir. Prenatal Kendini Değerlendirme Ölçeği (PKDÖ)’ nin annelerin gebeliğe uyumlarını değerlendiren 7 alt ölçeği bulunmaktadır. Her bir alt ölçek 10 ile 15 madde içermektedir. Alt ölçekler; gebeliğin kabulü, annelik rolünün kabulü, kendi annesi ile ilişkisinin durumu, eşi ile ilişkisinin durumu, doğuma hazır oluş, doğum korkusu, kendi ve bebeğinin sağlığı ile ilgili düşünceleri olarak gruplandırılmıştır (Lederman 1979).
Ölçekten alınabilecek en düşük puan 79 ve en yüksek puan 316’dır. Düşük puanlar gebeliğe uyumun yüksek olduğunu göstermektedir (Lederman and Lederman 1979). PKDÖ maddelerinden 47’si ters yönlü maddedir. Ölçekteki ters yönlü maddelerin numaraları; 1, 2, 3, 4, 6, 7, 8, 10, 11, 12, 14, 15, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 28, 31, 32, 33, 35, 37, 38, 40, 47, 48, 49 ,50 ,53 ,55, 56, 59, 60, 61, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 78, 79’dir. Ölçekteki her madde 4 dereceli değerlendirmeyle ölçülmektedir. Gebeliğe uyum “1”den “4”e (4:“Çok fazla tanımlıyor, 3: “Kısmen tanımlıyor”, 2: “Biraz tanımlıyor”, 1:Hiç tanımlamıyor”) kadar değişen puanların sonuçlarına dayanılarak değerlendirilir. Ters maddelerde puanlama tam tersi olacak şekilde yapılmaktadır. Lederman tarafından 1979 yılında gebe kadınların anneliğe uyumunu değerlendirmek amacıyla oluşturulan ölçeğin farklı trimestırlardaki cronbach alpha katsayısı 0.75 ile 0.94 arasında değişen değerlerde bulunmuştur. Beydağ ve Mete tarafından 2008’de Türkçe geçerlik güvenirliği yapılmıştır. Ölçeğin tamamının güvenirlik katsayısı yüksek düzeyde (α=0.81) olup, alt grupların iç tutarlık güvenirlik katsayıları 0.72 ile 0.85 arasında bulunmuştur (Beydağ & Mete, 2008).
II. DOĞUM EYLEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Gebelerin doğum eylemine yönelik deneyimleri, doğumhaneye geldiklerinde doğumun latent fazında “Doğumhane İzlem Çizelgesi” ve “Doğum Konfor Ölçeği” uygulanarak değerlendirilecektir. Ayrıca bu gebelerin geçirdiği sezaryen oranları öğrenilecektir.
a. Doğumhane İzlem Çizelgesi (EK V)
Kanıta dayalı ve anne dostu kriterlerine uygun olarak oluşturalan çizelge gebelere doğumhaneye başvurdukları andan itibaren uygulanmaya başlayacaktır. Bu çizelgede doğumun ilerleyişi, epidural kullanma durumu, gebenin mobilizasyonu, gebenin beslenme durumu, doğum ağrısıyla başetme yönelik nonfarmakolojik girişimlerin (endorfin masajı, gevşemeler, solunum egzersizleri) uygulanma durumu, doğumun süresi, doğum ağrı şiddeti, yenidoğan APGAR puanı, göbek kordonu klempleme süresi.
b. Doğum Konfor Ölçeği (EK VI)
Orjinal adı “Childbirth Comfort Questionnaire” Kolcaba’nın konfor kuramından esinlenerek, 2003 yılında Kerri Durnell Schuiling tarafından geliştirilen ölçektir. Schuiling, Sampslelle ve Kolcaba’nın çalışmasında (2011) ölçeği doğumhanede latent fazdaki 64 gebe kadına uygulamıştır. Cronbach alphası 0.71 olan ölçeğin, faktör analizi sonucu yapısında fiziksel, çevresel, psikospritüel ve sosyokültürel olarak adlandırılan 4 faktör bulunmuştur. Doğum Konforu Ölçeği, Potur ve arkadaşları tarafından (2015) Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışmaları sonucunda 9 maddeye indirgenmiş, 3 faktör yapısına sahip şeklinin doğumda kadının konfor düzeyini değerlendirmede kullanılabilecek, ülkemiz için geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğu belirlenmiştir. Cronbach alphası 0.75 olarak bulunmuştur (Potur ve ark. 2015). Ölçek toplam puan hesaplanmadan önce 5, 7 ve 8. numaralı maddelerin tersine çevrilmesi gerekmektedir. Ölçekten en az 9, en fazla 45 puan alınmaktadır. Puan artıkça yüksek düzey konfordan, azaldıkça düşük düzey konfordan söz edilmektedir.
III. ERKEN POSTPARTUM DÖNEMİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Gebelerin doğum sonrası görüşleri “Postpartum Kendini Değerlendirme Ölçeğinin Doğum Deneyiminden Memnuniyet Alt Ölçeği” uygulanarak değerlendirilecektir.
a. Doğum Deneyiminden Memnuniyet Alt Ölçeği (EK VII):
Ölçek Lederman ve Weingarten tarafından 1981 yılında geliştirilmiş olup doğum sonrası annenin annelik uyumunu değerlendirmektedir. Ölçeğin 7 alt boyutu ve 82 maddesi bulunmakta, toplam ölçek ve alt ölçek iç tutarlık güvenirlik katsayıları 0.81 ile 0.92 arasında değişmektedir. Bu araştırma projesinde yalnızca “Doğum Deneyiminden Memnuniyet” alt ölçeği kullanılacaktır. Bu alt boyut 10 maddeden oluşmakta olup altı maddesi ters çevrilerek puanlanmaktadır. Maddeler normal doğumda verilen tepkileri değerlendirmeye yönelik olduğu için normal doğum yapan kadınlarda kullanılacaktır. Beydağ ve Mete tarafından 2007’de Türkçe geçerlik güvenirliği yapılmıştır. Ölçeğin tamamının güvenirlik katsayısı yüksek düzeyde (α=0.87) olup, doğum deneyiminden memnuniyet alt boyutunun cronbach alfa değeri 0.76’dır. Bu alt boyuttan alınabilecek en yüksek puan 40 en düşük ise 10’dur. Yüksek puan doğum deneyiminden memnun olunmadığını göstermektedir.
Eğitim öncesinde gebelere bu eğitime kendi istekleriyle katıldıklarına ve yapılan egzersizlerin gebelik açısından risk taşımadığı tarafına açıklandığına dair aydınlatılmış onam formu imzalatılmaktadır. Ayrıca bu onam formu eğitim sırasında kendilerinden elde edilen tüm verilerin ve çekilen fotoğrafların bilimsel toplantılarda, yayınlarda, kitaplarda, web sayfasında kullanabileceği iznini içermektedir. Öncelikle 19 gebeyle eğitimin ön uygulaması yapılmıştır. Bu doğrultuda gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Kaynaklar
1. George Molina, MD, MPH; Thomas G. Weiser, MD, MPH; Stuart R. Lipsitz, ScD; Micaela M. Esquivel, MD; Tarsicio Uribe-Leitz, MD, MPH; Tej Azad, BA; Neel Shah, MD, MPP; Katherine Semrau, PhD, MPH; William R. Berry, MD, MPA, MPH; Atul A. Gawande, MD, MPH; Alex B. Haynes, MD, MPH. Relationship Between Cesarean Delivery Rate and Maternal and Neonatal Mortality. JAMA. 2015;314(21):2263-2270. doi:10.1001/jama.2015.15553
2. Betran AP, Merialdi M, Lauer JA, Bing-Shun W, Thomas J, Van LP, et al: Rates of caesarean section: analysis of global, regional and national estimates. Paediatr Perinat Epidemiol 2007, 21(2):98–113.
3. United Nations. Millennium development goals and beyond 2015. http://www.un.org/millenniumgoals. Accessed October 1, 2014.
4. Marshall NE, Fu R, Guise JM. Impact of multiple cesarean deliveries on maternal morbidity: a systematic review. Am J Obstet Gynecol. 2011; 205(3):262 e1-8.
5. Torloni, Maria Regina, et al. "Do Italian women prefer cesarean section? Results from a survey on mode of delivery preferences." BMC pregnancy and childbirth 13.1 (2013): 78.
6. World Health Organization. Appropriate technology for birth. Lancet. 1985;2(8452):436-437.
7. OECD (2015), “Caesarean sections”, in Health at a Glance 2015: OECD Indicators, OECD Publishing, Paris. http://www.oecd-ilibrary.org/docserver/download/8115071ec037.pdf?expires=1496742631&id=id&accname=guest&checksum=AA063340B0F78D725F976ADD7593BD34
8. Declercq E, Young R, Cabral H, Ecker J. Is a rising cesarean delivery rate inevitable? trends in industrialized countries, 1987 to 2007. Birth. 2011; 38(2):99-104.
9. Ye J, Betrán AP, Guerrero Vela M, Souza JP, Zhang J. Searching for the optimal rate of medically necessary cesarean delivery. Birth. 2014;41(3):237-244.
10. Lumbiganon P, Laopaiboon M, Gulmezoglu AM, Souza JP, Taneepanichskul S, Ruyan P, et al. Method of delivery and pregnancy outcomes in Asia: the WHO global survey on maternal and perinatal health 2007–08. Lancet. 2010; 375(9713):490–9.
11. Souza JP, Gulmezoglu A, Lumbiganon P, Laopaiboon M, Carroli G, Fawole B, et al. Caesarean section without medical indications is associated with an increased risk of adverse short-term maternal outcomes: the 2004–2008 WHO Global Survey on Maternal and Perinatal Health. BMC medicine. 2010; 8:71.
12. Consensus, ACOG Obstetric Care. "Safe Prevention of the Primary Cesarean Delivery. March 2014. Number 1." (2015).
13. Mi J, Liu F. Rate of caesarean section is alarming in China. Lancet. 2014; 383(9927):1463–4.
14. Lin HC, Xirasagar S. Institutional factors in cesarean delivery rates: policy and research implications. Obstet Gynecol. 2004; 103(1):128–36.
15. Zwecker P, Azoulay L, Abenhaim HA. Effect of fear of litigation on obstetric care: a nationwide analysis on obstetric practice. Am J Perinatol. 2011; 28(4):277–84.
16. Hellerstein S, Feldman S, Duan T. China's 50% caesarean delivery rate: is it too high? BJOG. 2015; 122(2):160–4.
17. Cohain JS: Documented causes of unneCesareans. Midwifery Today Int Midwife 2009, 63(92):18–19.
18. Wilkinson C, McIlwaine G, Boulton-Jones C, Cole S: Is a rising caesarean section rate inevitable? Br J Obstet Gynaecol 1998, 105(1):45–52.
19. Tranquilli AL, Giannubilo SR: Cesarean delivery on maternal request in Italy. Int J Gynaecol Obstet 2004, 84(2):169–170.
20. Karlstrom A, Nystedt A, Johansson M, Hildingsson I: Behind the myth–few women prefer caesarean section in the absence of medical or obstetrical factors. Midwifery 2011, 27(5):620–627.
21. Dönmez S, Dağ H, Çelik N, Yeniel ÖA, Kavlak O. doğum tutum ölçeğinin geçerlilik ve güvenilirlik çalışması. Turkiye Klinikleri Journal of Gynecology and Obstetrics 2014;24(4): 212-8.
22. Lederman R, Lederman E (1979). Relationship of psychological factors in pregnancy to progress in labor. Nursing Research 28 (4): 94-97.
23. Lederman RP, Raff, BS, Carroll P (1981). Perinatal Parental Behavior: Nursing Research Implications for Newborn Health, March of Dimes Birth Defects Foundation, Birth Defects:Original Article Series. Newyork 17(6): 200-231.
24. Beydağ KD, Mete S. Prenatal kendini değerlendirme ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik çalışması. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2008; 11(1):16-24.
25. Schuiling KD, Sampslelle C, Kolcaba K. Exploring the Presence of comfort within the Context of childbirth.. In: Rosamund Bryar, Marlene Sinclair eds. Theory for Midwifery Practice . Second Edition, New Yırk: Palgrave Macmillan Publisher; 2011. p. 197-212.
26. Potur DC, Merih YD, Külek H, Gürkan, ÖC. Doğum konforu ölçeğinin Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışması. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 2015;18(4): 252-8.
27. Beydağ KD, Mete S. Postpartum kendini değerlendirme ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik çalışması. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 2007; 10(2):20-29.
28. Aksakoğlu, G. (2013). Sağlıkta Araştırma ve Çözümleme. Üçüncü baskı. DEÜ Rektörlük Basımevi, İzmir.
Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu
Değerli gebeler,
Okumakta olduğunuz formun Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’ne doğum yapmak üzere gelen tüm gebelere ulaşması planlanmaktadır. Bu formda sizlere ait kişisel bilgiler, doğuma hazırlık eğitimine yönelik düşünceleriniz, gebelikte doğumdan sonra kendinizi değerlendirmeniz gibi konularda sorular yer almaktadır. Bu soruları yanıtlamanız sizin gibi doğum yapmak üzere hastanemize başvuran kadınlara daha iyi hizmet sunabilmemiz için önemlidir. Formların cevaplanması tamamen gönüllülük esasına dayanmakta ve doğuma hazırlık eğitimi ile ilgili soruların cevaplanması yaklaşık 15 dk ve doğum sonu dönemdeki soruların da cevaplanması da yaklaşık 15 dakika olmak üzere toplamda 30 dakika sürmektedir. Soruları samimiyetle cevaplayacağınıza inanıyoruz. Formu cevaplama sırasında ve sonrasında herhangi bir sorunuz olduğu takdirde bizlerden bilgi alabilirsiniz. Formu doldurmak istemediğiniz durumlarda ise araştırma kapsamından çıkabilirsiniz.
Araştırma kapsamında cevaplayacağınız forma yazacağınız ad ve soyad gibi bilgiler gizlilik esasına dayalı olarak depolanacaktır. Ayrıca form doğrultusunda verdiğiniz cevaplar sadece istatistiksel amaçlı kullanılacak olup, cevaplar izlenerek sizlere ulaşılması kesinlikle söz konusu olmayacaktır. Formda yer alan bilgileriniz sadece etik kurula açık olacaktır.
Vereceğiniz destek için hepinize teşekkür ederiz.
Açıklamaları okudum, anladım ve araştırmaya katılmaya gönüllü olduğumu beyan ederim.
İmza:
Prof.Dr.Hülya Okumuş Yard.Doç.Dr.Merlinda Aluş Tokat
Tanımlayıcı Bilgi Formu
Doğum Tutum Ölçeği
Lederman’ın Hamilelikte Kendini Değerlendirme Ölçeği
Doğum Eylemi İzlem Formu
Doğum Konfor Ölçeği
Doğum Deneyiminden Memnuniyet Alt Ölçeği