Karaciğer naklinde Türkiye’nin öncü merkezleri arasında yer alan Dokuz Eylül Üniversitesi, dünyada sadece Amerika’da literatüre geçmiş bir çalışma olan cerrahlara ameliyat öncesi modelleme imkanı sunan karaciğer tomografisini 3D yazıcı ile basarak karaciğer cerrahisine teknik olarak çok önemli katkı sağladı.
DEÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü Translasyonel Tıp Anabilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimini sürdüren Belma Nalbant’ın bitirme tezi olan çalışma, proje hocaları DEÜ Hastanesi Karaciğer Nakil Merkezi Mesul Müdürü Prof. Dr. İbrahim Astarcıoğlu ve Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tufan Egeli’nin önderliğinde, DEÜ Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Bölümü’nden Doç. Dr. Alper Selver ve doktora öğrencisi Ali Emre Kavur’un ortak çalışması sonucu devrim yaratan bir yenilik oldu. Yazılımını Türkiye’de hazırlayan, 3D printini ise dünyada sadece Amerika’da bulunan bir cihaz ile gerçekleştiren ekibin hazırladığı modelin, karaciğer nakillerinde cerrahlara ameliyat öncesinde karaciğerin anatomisi ile ilgili daha detaylı bilgiye ulaşma ve ameliyat edilecek karaciğere daha kolay adapte olarak farklı cerrahi teknik bakış açısı getirebilme imkanı sağlayacağı belirtildi.
Kişiye özel üretilen ve detayların daha görünür olması için gerçeğinin yaklaşık 1,5 kat büyüklüğünde basılan 3D basımı modellerin, ameliyatın teknik olarak dizaynını daha net şekilde yaparak cerrahide yeni ufukların açılmasına imkan sağlayacağı ifade edildi.
DEÜ Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Astarcıoğlu, dünyada 3D yazıcı ile organ basımına ilişkin önemli çalışmalar yapıldığını, 3D yazıcı ile karaciğer modeli basımını ise ABD’den sonra dünyada ikinci kez Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirmekten mutluluk duyduklarını belirtti. Prof. Dr. Astarcıoğlu, “Bu çalışma Türkiye ve Avrupa için bir ilk. Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde Translasyonel Tıp alanında yüksek lisans yapan genç arkadaşımız Belma Nalbant’ın bitirme tezi olarak yürüttüğü proje, genel cerrahiden radyolojiye çeşitli bölümlerle yapılan multidisipliner çalışma sonunda tamamlandı. Şahsım ve Yrd. Doç. Dr. Tufan Egeli, bu projenin biyoteknolojik bir ürüne dönüşmesi konusunda yardım ettik. Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden ekibimizin de işbirliği ile 3 boyutlu yazıcıdan karaciğer anatomisini gösteren modeli elde ettik. Bu yenilik, karaciğer nakillerinde yeni ufuklar için önemli bir basamaktır. Şu anda dünyada 3D printer ile basılan 2,5 milimetreküp karaciğer filizi var. İlaçların karaciğer üzerine toksik etkisini araştırmaya yarıyor. İnsan denek kullanmaya gerek olmuyor. İnsanın kök hücresinin özel kültür ortamında karaciğer hücresine dönüşmesi sağlanıyor. Küçük damar ve safra yolları ile birlikte 10 kilo bir bebeğe takılabilecek karaciğerin 100 gram olduğunu düşünürsek, daha bu konuda alınacak çok mesafe var. Dünyada 7 ülke bu konuda sonuca ulaşmak için çalışıyor. Böbrek basıldı, kalp var, ama en kompleksi karaciğer. Akciğer basımı da planlanıyor. Kısacası dünya tüm organları basarak organ sıkıntısına son vermeyi ve organ reddini önlemek için kullanılan ve ağır yan etkileri olan ilaçların kullanılmasına da son vermeyi hedefliyor” dedi.
Belma Nalbant’ın proje danışmanı Yrd. Doç. Dr. Tufan Egeli de, Fen Fakültesi Fizik Bölümü’nden mezun olduktan sonra DEÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisansa başlayan Belma Nalbant ile yürüttükleri çalışmayı şöyle özetledi:
“Yüksek lisans tezi için oluşturduğumuz düşünceyi ekip olarak başarıya ulaştırmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Karaciğer ameliyatlarından önce karaciğerin özellikle karmaşık damarsal yapısının iyi anlaşılması için biz bilgisayarlı tomografiden ve zaman zaman MR’dan faydalanıyoruz. Bu projede de şöyle düşündük; günümüzde teknoloji ile artık 3 boyutlu yazıcılar sayesinde maddeleri modellemek ve bu şekilde daha farklı geometrik bakış açısı sağlamak ve emniyetli cerrahi teknik uygulamak mümkün oluyor. O nedenle özellikle karaciğer naklinde, karaciğer vericisi olacak kişilerin karaciğer anatomisini tomografideki verileri bir yazılımla dönüştürerek 3 boyutlu yazıcıdan bir model elde edebilmek mümkün olabilir.
Üniversitemiz bünyesinde görev yapan elektrik elektronik mühendisliğinden arkadaşlarımızla iletişime geçtik. Radyoloji bölümümüzdeki öğretim üyesi ve uzman arkadaşlarımızla görüştük. Bir canlı verici adayı hastamızın bilgisayar tomografi verilerini elde ettik ve bunları elektronik mühendisliğinin desteği ile bir yazılıma dönüştürdük. Türkiye çapında 3 boyutlu yazıcı anlamında hizmet veren firma ile bağlantıya geçerek bu projeyi gerçekleştirmenin mümkün olabileceğini öğrendik. Tek eksik, basımı yapacak cihazın Türkiye’de olmaması, sadece Amerika’da bulunmasıydı. Biz de üniversitemizin Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi’ne (BAP) başvurarak buradan destek aldık ve nihayetinde canlı karaciğer vericisine ait karaciğerin bilgisayar tomografi verilerinden 3 boyutlu model elde etmeyi başardık. Dünyada literatüre geçmiş tek örnek Cleveland Clinic’te var. Biz bu uygulama ile cerrahların ameliyat öncesinde çalışacakları, ameliyat edecekleri karaciğere daha kolay adapte olmaları, daha farklı bakış açısı getirebilmeleri ve belki ilerde daha da yaygın uygulanabilir bir yöntem olabileceğini ortaya koymuş olduk. Üniversitemizin ismini böyle bir çalışma ile uluslararası platforma taşımış olmaktan onur duyuyoruz.”