Kanser hastalığı en genel ifadeyle vücudun bir bölümündeki hücrelerin kontrolden çıkmasıyla başlamaktadır. Tüm kanser türleri anormal hücrelerin kontrol dışı çoğalmasıyla oluşmaktadır. Kanserin tarihi eski çağlara dayanmaktadır. Tarihsel olarak ilk defa M.Ö.3000’lerde Mısır’da ortaya çıktığı bilinmektedir.
Kanser epidemiyolojisi kavramı ise 18.yüzyılda ortaya çıkmıştır. Kanser vakalarının prevalansını ve ortaya çıkış nedenlerini inceleyen bir halk sağlığı çalışma alanıdır. 1713’te İtalyan doktor Bernard Ramazzini serviks kanserinin nedenleriyle ilgili yaşam tarzına bağlı olup olmadığı hakkında, 1775’te ise Londra’da Percival Pott baca temizleyicilerinde skrotum kanserini mesleki kanserojen risklerinden oluşan bir kanser türü olduğunu açıklamıştır. Kanserin epidemiyolojik özelliklerinin belirlenmesinde; coğrafi dağılım, cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum, mesleki özellikler gibi faktörler yer tutmaktadır. Örneğin; coğrafi dağılımın kanser sıklığında bölge, ülke hatta aynı ülkenin farklı yerlerinde değişikler gösterdiği bilinmektedir, aynı şekilde yaşla birlikte kanser görülme riski artmaktadır. Sosyoekonomik durumun düşük olduğu yerlerde; sigara, alkol, yetersiz beslenme, mesleksel karsinojenlere maruziyet, enfeksiyonlar, üreme sağlığı, yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı olarak risk faktörü artış gösterebilmektedir. Kanserden kaynaklanan ölümlerde yaklaşık yüzde 70’inin düşük ve orta gelirli ülkelerde olduğu bilinmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nun açıkladığı verilerde 2018 yılında yaklaşık 18 milyon insana kanser teşhisi konuldu, 10 milyon civarında insan kanserden hayatını kaybetti. Global Cancer Obervatory (GLOBOCAN)’ın 2018 verilerine göre en sık görülen kanser türleri sırasıyla akciğer (2.1 milyon), meme (2.09 milyon), kalın bağırsak (1.8 milyon), prostat (1.3 milyon), mide (1 milyon) kanseridir. Kansere bağlı ölümlere göre ise akciğer (1.8 milyon), kolorektal (881 bin), mide (783 bin), karaciğer (782 bin) ve meme (627 bin) sıralanmaktadır. Cinsiyete göre ise erkeklerde görülme sıklığı sırayla; akciğer, prostat, kolorektal, mide, karaciğer; ölüme bağlı olarak ise akciğer, karaciğer, mide, kolorektal, prostat olarak sıralanmaktadır. Kadınlarda görülme sıklığı meme, kolorektal, akciğer, serviks, tiroid; ölüme bağlı olarak ise meme, akciğer, kolorektal, serviks, mide kanserleri olarak bildirilmektedir.
Türkiye’de Sağlık Bakanlığının verilerine göre her yıl ortalama 163 bin yeni kanser teşhisi konulmaktadır ve neredeyse günde 450 yeni kanser vakası bildirilmektedir. 2015 yılı verilerinde her 100 bin erkekten 247’si, her 100 bin kadından 177’si yeni kanser teşhisi almaktadır. Bakanlık raporlarında 2030’da 22 milyon yeni vakanın olacağı beklenmektedir. Türkiye’de 2015 yılına ait bakanlık istatistiklerinde kadınlarda sırasıyla en sık meme, tiroid, kolorektal, uterus ve akciğer kanserleri, erkeklerde ise akciğer, prostat, kolorektal, mesane ve mide kanserleri görülmektedir. Kadınlarda meme kanseri vakalarında her 4 kadından birisinde meme kanseri olarak görülmektedir.
Dünya Kanser Araştırma Fonu (WCRF) ‘in yayınladığı verilerde en çok kanser vakası 100 binde yaklaşık 470 kişi ile Avustralya’da, 438 ile Yeni Zelanda ile 374 ile de İrlanda takip etmektedir. Türkiye’deki oran ise 100 binde 144 kişi olarak bildirilmiştir.
WCRF verilerinde 2018’de dünyada en sık görülen kanser çeşitlerinde ilk sırada akciğer kanseri bulunmaktadır ve sırasıyla meme ve kolon kanserleri akciğer sayısını takip etmektedir. Yaklaşık 2 milyon 100 bin kişiye akciğer kanseri teşhisi ve akciğer kanseri sayısına yakın bir şekilde kolon kanseri vakası bildirilmektedir.
WHO’nun yayınladığı kanseri önleme planları 3 adımda tanımlanmıştır. İlki kanserin mevcut durum ve kontrol mekanizmalarının tespit edilmesi gerekmektedir. İkinci olarak bu hastalığa karşı bir politika belirlenmesi ve uygulanmasıdır. Hedef kitlenin tanımlanması, amaç ve hedeflerin belirlenmesi, kanserle öncelikli mücadele edilecek noktalara karar verilmesidir. Üçüncü olarak bu politikaların uygulanması gereken adımların tanımlanması gerekmektedir. Planlama aşamasından sonra politika aşaması önem arz etmektedir. Politik adımında ilk olarak eldeki imkanlarla mevcut durumun iyileştirilmesi için neler yapılabileceği sorulmalıdır. Orta vadede kaynaklarda artış veya yeniden düzenlenmesiyle uygulamalarının iyileştirilmesidir.
Kanserden korunma, kanserle mücadelede önemli bir noktadır, kanserden kaynaklanan ölümlerin yaklaşık yüzde 40’ı önlenebilir. Kanser risk faktörleri örneğin; tütün kullanımı sadece kansere değil aynı zamanda kardiyovasküler hastalıklara, diyabet gibi kronik hastalıklara sebebiyet verdiğinden diğer hastalıklarla mücadele bağlamında ortaklaşa planlama ve uygulama gerektirmektedir. Kanser maruziyetinde cinsiyet de önemli risk faktörlerinden biridir. Kanser riskini azaltmada kullanılan etkin yöntemler, bu alana harcanan kaynaklardan tasarrufu sağlayacaktır. Bu yüzden verim alınacak ve hızlı uygulanabilen yöntemler ilk sırada değerlendirilmelidir. Toplumdaki kanser risk faktörlerinin eğilimlerini takip etmek ve ileride kanserin getireceği maliyete karşı kaynakların tasarruflu kullanılmasını sağlayacaktır. Yapılacak kapsamlı çalışmalar kanserden korunma programlarının önemli bir parçası olmalıdır. Kanserden korunma ve önleme çalışmaları, Türkiye ve dünyada kanser yaygınlığını azaltmak için uygulanması gereken önemli çalışmalardır.
https://www.who.int/cancer/modules/Prevention%20Module.pdf
https://hsgm.saglik.gov.tr/depo/birimler/kanser-db/istatistik/Turkiye_Kanser_Istatistikleri_2015.pdf
https://www.uicc.org/new-global-cancer-data-globocan-2018
https://www.iarc.fr/infographics/globocan-2018-latest-global-cancer-data/
https://www.aa.com.tr/tr/saglik/interaktif-rakamlarla-dunyada-ve-turkiye-de-kanser-vakalari/1383259