Nisan ayının son haftası Aşı Haftası olarak belirtiliyor, biz de DEÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Sosyal Pediatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Tolga İnce ile aşının Türkiye’deki tarihi gelişimi ve günümüzde hem dünya hem Türkiye genelinde aşıyla ilgili gelişen konuları görüştük:
“ Aşı çok önemli çünkü hastalıkları geçirmeden hastalıkları önlememiz bizim için çok önemli bir avantaj. Bağışıklık iki şekilde oluyor ya bir hastalığı geçirerek bağışıklık sağlıyoruz ya da aşı ile sağlayabiliyoruz. Hastalığı geçirerek bağışıklık sağlamak her zamanda mümkün değil ya da her zaman güvenli değil. Örneğin kuduz hastalığı; “Ben bir kuduz olayım arkasından da kuduza karşı bağışıklık kazanayım diyemezsiniz ölüyorsunuz çünkü ya da işte zatürre pnömoni geçirip ona karşı bağışıklık kazanayım diyemezsiniz. Çünkü sizi zatürre yapabilecek pek çok mikroorganizma var. O yüzden bu işin en kolay en etkili yolu aşılar.
Biz bu aşıları çok uzun zamandan beri kullanıyoruz. Özellikle Türkler aşılama konusunda Avrupalılar’dan çok çok öndeydi, hala daha böyle bir potansiyelimiz var. Çünkü modern anlamda aşılama her ne kadar Edward Jenner ile başlatılsa da Anadolu’ da aşıcılar dolaşıyordu ve insanları çiçek hastalığına karşı aşılıyorlardı. Selçuklular’ın Anadoluya girmesiyle beraber aşılama Anadolu’ya girmiş oldu ve Avrupa çiçek hastalığından kırılırken Anadolu da çiçek salgınları oldukça nadirdi.
Hatta 1700’lu yıllarda İngiltere’de İstanbul Büyükelçisinin eşi İngiliz kraliyet bilimleri Akademisi’ne mektup yazarak doktorları uyarmıştı. Onlara İstanbul’da aşı olduğunu belirterek kendi çocuklarını da Londra’dan getirterek aşılatmıştı. Koskoca Kurtuluş Savaşında kendi aşısını üretebilen bir toplumduk biz. Aşı hanemiz vardı ve biz aşı üretiyorduk. O yüzden ben her toplantıda her uygun gördüğüm yerde söylüyorum aşı stratejik bir üründür bizim bunu üretmemiz lazım bir şey olsa kimse bize aşı vermez. 1950’lere kadar Türkiye bunu yaptı. Yunanistan, Irak, Suriye, Afganistan ve Hindistan’a aşı veriyorduk ve onların aşı ihtiyaçlarını karşılıyorduk.
Aşılama çok çok önemli Dünya Sağlık Örgütü diyor ki; “Dünyada temiz su kullanımından sonra çocuk sağlığında yapılabilmiş en iyi uygulama aşı uygulamasıdır”. Temiz su kullanımı o kadar çok çocuğun hayatını kurtardı ki aşılama ondan sonra gelen ikinci en iyi uygulama. O yüzden aşılama çocuk sağlığı için gerçekten önemli. Bugün bir hastalığı tedavi etmek aşılamanın en az 15-20 katı maliyeti gerektiriyor. Hatta çok daha fazla. Kaldı ki bir de çocukları her zaman tedavi edip kurtaramıyoruz o yüzden herkesin aşısını olmasını gerekiyor. Tabii bu durumda son yıllarda ortaya çıkan aşı karşıtlığı bir problem. Benim kişisel görüşüm özellikle internetin bilinçsiz kullanımı internette hiç kontrol edilmeyen bilgilerin ortaya çıkması ve bu bilgilerin önceki dönemlere göre çok hızlı bir şekilde insanlar arasında yayılması en önemli nedenlerden biri. Siz bilimsel olarak bu iddiaları çürütmeye çalışıyorsunuz tabii zaman alıyor ve onların hiç umrunda olmuyor ve onlar başka yeni bilimsel olmayan iddialar ortaya atıyorlar. Bu böylece sürüp gidiyor ve bu aynı zamanda ülkemiz için de çok önemli bir problem olmaya başladı son zamanlarda. Her yıl aşı reddeden ya da aşı konusunda kararsızlık yaşayan ailelerin sayısı giderek arttı en son Sağlık Bakanlığı verilerine göre bu ülkede 28 bin tane anne baba çocuğuna aşı yaptırmamış. Bu çok ciddi bir rakam. Çünkü bizim yaklaşık ortalama her yıl 1.5 milyon doğumumuz var ve bunların içinde 50 bin çocuğu aşılamazsak bu çocuklar ülkemizde ciddi salgınların olmasına yol açacak. O nedenle buna dikkat etmemiz gerekiyor. 28 bin tane aile bu rakama hızlı yaklaştığımızı gösteriyor. Her yıl katlanarak artıyor. Bir önceki 18 bin ya da 20 binlerdeydi ama bundan üç dört sene önce binli rakamlardan bahsediyorduk çok hızlı artıyor.
Aşı karşıtlarının en önemli red edişi içinde civa olduğu iddiası. Ancak civa ile ilgili çok çalışma yapıldı ve bu araştırmalara çok insan katıldı. Aşıların içindeki civa ile ilgili bilinen bir yan etki yok bununla birlikte Dünya Sağlık Örgütü ve FDA’in önerisiyle tek dozluk aşıların içinden çıkarıldı. Türkiye’de ulusal aşı şemasının içerisindeki hiçbir aşının içinde civa yok. Aliminyum dan bahsediyorlar bazen bir bardak içtiğimiz suda bulunan alüminyum miktarı aşının içinde bulunan alüminyum miktarından yüzlerce kat daha fazla. Ya da mideniz ağrıdığında içtiğiniz ağrı giderici ilaçlarda çok daha fazla alüminyum var. Aşıyı üretmek oldukça uzun zahmetli süreçlerden geçiliyor her şeye çok çok dikkat ediliyor bütün otoriteler buna dikkat ediyor çünkü uyguladığınız kişi hasta değil hasta olmadığı için hiçbir riski kabul etmiyoruz.
2018 de Avrupa’nın göbeğinde 500 civarında çocuk kızamıktan öldü. Bunlar sıkıntılı rakamlar. Aşılamanın en kısa zamanda zorunlu hale getirilmesi gerekiyor. Ama yasalarımızda böyle bir şey yok. Avrupa’da şu an hasta kişilerin kamu alanlarına girişlerinin yapılmaması ile ilgili yasak var. Yine ne ilginçtir ki bu konuda dünyada çıkarılan ilk yasa bizde, İkinci Mahmut dönemi Askeri birimlere çiçek aşısı olmayan kişilerin girişi yasaklanmıştı. Bu konuda da ilk yasayı biz çıkarttık ama biz orada kaldık. Umumi Hıfzıssıhha Kanunun da sadece çiçek aşısı zorunlu ama zaten çiçek virüsü dünyadan yok edilmiş durumda. Sağlık Bakanlığı aşı karnesinde toplam 13 aşımız var bunların aileler tarafından çocuklarına mutlaka yaptırılması geleceğimiz açısından çok önemli”.