3 Mayıs Astım Günü

oguz kilinc

 

3 Mayıs Astım günü dolayısıyla açıklama yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç; Astımın erken teşhis ve doğru tedavi ile hastaların yaşam süresi ve kalitesini etkilemeden kontrol altında tutulabileceğine dikkat çekti. Kılınç; “Astımın geç teşhis edilmesi hücresel düzeyde olan değişikliklere ve hava yollarında bronşlarda kalıcı darlığa neden olabilir. Öyle olduğu zaman KOAH dediğimiz hastalığa benzer şekilde nefes darlığının hiç geçmediği dönemler olabiliyor. Astımlılarda, bu anlamda baktığımızda eğer bir kişi sürekli öksürüyorsa ve günlük yaşamının kalitesini bozacak bir şiddette bu öksürük ortaya çıkıyorsa, ara ara hırıltısı oluyorsa, nefes darlığı hissediyorsa, göğüste bir sıkışma hissi yaşıyorsa mutlaka astım ihtimaline karşı göğüs hastalıkları uzmanına başvurarak bir tetkik yaptırması gerekiyor” dedi.

“Endüstrileşme Büyük Etken”

Astım; solunum yolları aşırı duyarlılığının temelde neden olduğu ve bu aşırı duyarlılık nedeni ile her şeye reaksiyon vererek solunum yollarının daralması ile karakterli bir durum. Görülme sıklığı toplumda 1/10 civarında
Peki, astım neden oluşuyor?
Astımın genetik bir altyapısının var olmasının yanı sıra, bunun yanında astıma zemin hazırlayan durum, ülkelerin endüstrileşmesidir. Astım, endüstrileşmiş ülkelerde daha fazla görülmektedir. Endüstrinin neden olduğu hava kirliliği başta olmak üzere hava kalitesini bozan durumlardan kaynaklanan bir durum olduğu söylenebilir. Soluduğumuz hava içerisindeki gözle görülemeyecek boyuttaki 2,5 mikron ile 10 mikron arasındaki partiküller, kirletici özelliklere sahip partikülleri akciğerlerimize soluduğumuzda akciğerlerimizde bir takım değişikliklere yol açmaktadırlar. Solunum yollarının aşırı hassas hale gelmesiyle birlikte kişilerde alerjenlere, alerjik maddelere ya da toza aşırı reaksiyon vermesine sebep olmaktadır. Bunun sonucunda da solunum yollarında oluşan hücresel hücum, bu hastalıktaki temel bozukluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu hücrelerden salgılanan bir takım maddeler solunum yollarının daralmasına yol açılması sonucunda, hastalar bu durumu nefes darlığı, hırıltı, öksürük ve göğüste sıkışma hissi olarak hissetmektedirler. Bunlar tekrarlayıcı olmakla birlikte, başlangıç aşamasında kişi kendini nezle, grip olmuş gibi hissedebilmekte ve buna yönelik bazı tedaviler uygulamaktadırlar. Diğer yandan hastalık kendiliğinden iyileştiği için, klinik bulgularda gerileyerek nefes darlığı, hırıltı, öksürük, balgam, göğüste sıkışma hissinin azalmasıyla, uyguladıkları tedaviden olduğunu varsaymaktadırlar. Oysaki tekrar edilen bir durum söz konusudur. Hastalık, dönemsel olarak seyir göstermesiyle, kişi hiç şikayeti olmadan 1 ay, 2 ay, 6 ay, 1 yıl geçirebiliyor fakat sonradan şikayetler tekrarlayabiliyor.
Hastalığın gelişmesinde dış ortam hava kirliliği dışında, iç ortam hava kirliliği de çok önemlidir. Örneğin bir evde sigara içiliyorsa kapalı alanda başka bir odada içilmesi, mutfakta aspiratör çalıştırılarak içilmesi, cam açılması gibi durumlar sigaranın oluşturduğu zararları engellemiyor. Buna sürekli maruz kalan kişilerde de astım daha kolay gelişebiliyor.
Genel olarak baktığımızda, tedavisi olan bir hastalık olmakla birlikte erken teşhis koyulduğu taktirde, uygun tedaviyle hastanın yaşam kalitesi ve süresini etkilemeden bu süreç kontrol altına alınabilmektedir. Dolayısıyla erken teşhis ve doğru tedavi önem arz etmektedir. Diğer yandan bu süreç geç teşhis edilirse, hücresel düzeyde olan değişiklikler hava yollarında bronşlarda kalıcı darlığa neden olarak; KOAH dediğimiz hastalığa benzer şekilde nefes darlığının hiç geçmediği dönemler görülebilmektedir. Bu anlamda bakıldığında, eğer bir kişi sürekli ve günlük yaşamının kalitesini bozacak bir şiddette öksürük ortaya çıkıyorsa, ara ara hırıltısı oluyorsa, nefes darlığı ve göğüste bir sıkışma hissi hissediyorsa mutlaka bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurarak tetkik yaptırması gerekmektedir.

Nasıl teşhis koyuyoruz?

Akciğer filmleri normal çıkmaktadır. Dolayısıyla astımlı hastalarda hava yollarındaki aşırı hassasiyeti duyarlılığı saptamak için bazı testler uygulanmaktadır. Solunum fonksiyon testi dediğimiz bu testler aracılığıyla, hastanın öyküsünü de göz önüne alarak hastalığa teşhis koyabiliyoruz. Astımlı olan kişilerin dikkat etmesi gerekenler; zararlı gaz, duman, boya, koku gibi unsurlardan kaçınmaları, iç ortamlarda toz tutucu malzemelerin mümkün olduğunca azaltılması gerekmektedir. Örneğin, duvardan duvara halı önermiyoruz. Yine ev içinde gereksiz eşya bulundurularak toz tutan eşyalardan kaçınmalarını ve yalın bir evde yaşamasını öneriyoruz. Kullandıkları çarşafların nevresimlerin haftada bir kez 50 derecenin üstünde bir sıcaklıkta yıkanarak, toz ve akar dediğimiz ev içi parazitlerden arınması gerekmektedir.
Ayrıca astımlı hastaların her yıl mutlaka grip aşısını ve yaşam boyu bir kez yapılan zatüre aşısını yaptırmalarını öneriyoruz. Bu tedavi yöntemlerini düzgün uygulayan kişilerde, ayaktan tedavi ile hastaları takip edilebilmekteyiz ve Astım yaşam kalitesini etkilemeyen bir hastalık haline gelebilmektedir.

satin alma logoo 1  satin alma logoo  cocuk hastanesi kalite tup bebek labaratuvar   hasta haklari arpaboyu

İletişim Bilgileri

Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Balçova
Adres: Mithatpaşa cad. no 1606 inciraltı yerleşkesi 35340 Balçova / İzmir
Telefon: +90 (232) 412 22 22
Faks: +90 (232) 412 97 97