Prof. Dr. Hale Ören
DEÜTF Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD, Çocuk Hematoloji BD Öğretim Üyesi
Normal bir erişkinde yapısal olarak birbirinden farklı üç hemoglobin vardır; bunlar Hb A, Hb F ve Hb A2’dir. Talasemi ya da diğer adıyla Akdeniz anemisi otozomal resesif kalıtımla geçen, bu üç farklı hemoglobinin yapısındaki dört (α,β,δ,γ) farklı globin zincirlerinden birinin veya birkaçının hiç sentez edilememesi veya az sentez edilmesi sonucu ortaya çıkan bir kan hastalığıdır. Alfa zincir yapım azlığı alfa talasemiye, beta zincir yapım azlığı beta talasemiye neden olmaktadır. Beta zincir yapımı hiç yoksa β0, beta zincir yapımı az da olsa yapılıyorsa β+ talasemi adı verilmektedir.
Beta geni her iki homolog 11 nolu kromozom üzerinde bir tane olmak üzere toplam iki tanedir. Günümüzde 35’den fazla farklı mutasyon tanımlanmıştır. Tek geni ilgilendiren mutasyonlar taşıyıcılık ortaya çıkarır. Her iki genin de talasemik olduğu durumlarda beta talasemi major veya beta talasemi intermedia hastalığı ortaya çıkar. Bu durumda ebeveynlerin ikisi de taşıyıcıdır. Alfa genleri 16 numaralı kromozom üzerinde her bir homolog kromozom üzerinde ikişer tane olmak üzere 4 tanedir. Dört α-geninden bir tanesi delesyona uğradığında sessiz alfa talasemi taşıyıcılığı, iki α-geni delesyona uğradığında ağır alfa talasemi taşıyıcılığı, üç α-geni delesyona uğradığında ise Hb H hastalığı ortaya çıkar. Dört α-geni de delesyona uğramışsa bu durum yaşamla bağdaşmaz, bebek intauterin veya doğumu takiben ölür.
Ülkemizde beta talasemi taşıyıcılık oranı genel olarak %2,1 iken, Trakya, Marmara, Ege ve Akdeniz kıyı şeridi bölgelerinde talasemi taşıyıcılığı oranı artmaktadır (%5-%13,5). Adana, Mersin ve Antakya dolayında daha çok orak hücreli anemi taşıyıcılığı görülmektedir. Türkiye’de yaklaşık 1.300.000 beta talasemi taşıyıcısı, 4.000 kadar hasta vardır; akraba evliliklerinde hastalık görülme sıklığı artmaktadır.
Alfa talasemi hastalığında bulgular doğumla birlikte ortaya çıkarken, beta talasemi hastalığında bulgular 6. aydan itibaren ortaya çıkar. Solukluk, karaciğer ve dalak büyüklüğü, kemik değişiklikleri, anemiye bağlı kalp yetmezliği gelişebilir. Düzenli takip ve tedavi yapılmayan hastalar erken yaşta çeşitli komplikasyonlarla kaybedilirler. Her iki ebeveyn taşıyıcı ise doğacak her çocuk %25 olasılıkla sağlıklı, %25 olasılıkla hasta, %50 olasılıkla taşıyıcı olacaktır. Anne ve babadan herhangi biri taşıyıcı ise %50 sağlıklı, %50 taşıyıcı bebek doğabilir. Bu nedenle talasemi taşıyıcılarının evlilik öncesi tespiti ve ebeveynlerin ikisi de taşıyıcı ise genetik danışmanlık almaları ve preimplantasyon veya prenatal tanı ile bebeğin daha doğmadan hasta olup olmadığının belirlenmesi çok önemlidir.
Laboratuvar olarak tam kan sayımında anemi, eritrosit sayısında artış, eritrosit indekslerinde (MCV, MCH, MCHC) azalma, retikülosit düzeyinde hafif artış (%2-%4) dikkati çeker. Hemoglobin elektroforezi tanı için gereklidir. Günümüzde genetik mutasyon analizleri ile tüm mutasyonlar belirlenebilmektedir.
Beta talasemili hastalarda tedavide destek tedavi ömür boyu gereklidir. Destek tedavi her ay düzenli transfüzyon, demir birikimini engelleyici şelasyon tedavisi ve gelişebilecek komplikasyonların tedavisini içerir. Gen tedavisi henüz başarılı değildir. Kemik iliği transplantasyonu erken yaşlarda yapılırsa (<6 yaş) daha iyi sonuçlar alınır, transfüzyonsuz bir yaşam sağlanmış olur.
Prenatal tanı hamileliğin 10-11. haftalarında koryon vilustan elde edilen DNA’da mutasyon analizi ve hamileliğin 19-20. haftalarında kordon kanında in vitro zincir sentezi ile yapılabilir. Bu gibi klasik prenatal tanı yöntemleri artık yerini in vitro fertilizasyon yöntemine (tüp bebek) bırakmıştır. Böylece anne hamile kalmadan sağlıklı veya taşıyıcı bebeğe sahip olabilmekte veya talasemi hastası olan bir çocuğu varsa kemik iliği nakli için doku tipi tam uygun sağlıklı bir kardeş doğabilmektedir. Hedef talasemi hastası olmayan nesillerin sağlanmasıdır.